27 Aralık 2009 Pazar

Muhtacım..


"Ya Rabbi!

Bana,

katından indireceğin

her türlü nimete muhtacım."
○○○

21 Aralık 2009 Pazartesi

?


Cevapsız

soruların

devamsız yanıtları..


Sınıfta

kaldı

aklım!


Kurtar beni...
~Türabi~



17 Aralık 2009 Perşembe

U/Yan


Içimde dedikodu yapmaktalar vehim mahallesi sakinleri..Ihtimaller bir öyle bir böyle ikiyüzlü olsa da, benim gönlümün gözbebegi iyiliklerini görmekte nihayetinde.. Sevgiden, sevginden, sevgimden.. Ugultulu sesler nahostur. Kesilince anlarsın sükutun altın degerini. Bende gümüsi sözler. Susarsam kaç ayar altın olacagım..? Ugultu degil sesim? Sessiz sedalarım, sesli kılıyor sesimi.. Bırakmıyorum umutların pesini... Elem degil mi bana kalan, derinlerin peşini?

Sıçrayarak geçiyor gibi görünsemde bir ayagım batıyor. Battıkça anlayabiliyorum çevik degilim. Her mekanda acizlik dersi.. Güçlü gibi görünenler yalancı, güç yalan; beşere ait olan. "Ne o! Aciz yaslar mı gözlerine dolan?" Sen istemesende seni saran, mevhum makamından seni al asagı edip bagrına basan, topraga dönmeye niyetimiz. Ameller niyetlere göreyse, nedir bu hengamemiz..? Nedir bu topraktan gafletimiz..? Niyeti mi bozduk yoksa, amellere bakılırsa..! Belki sandık, ama yanıldık..

Uyan! Yanmadan evvel yan..! Yan ve yanmaya dayan..

Şafak GÖKDAĞ
~ ♣~
Türabi
On/Agustos/ 2 sıfır sıfır 9





10 Aralık 2009 Perşembe

Şefkatli Hayat


"Serap peşinde değil,sabır adımlarla ümidin arkasından
koşanları kucağına alır şefkatli hayat"


Hüseyin EREN

7 Aralık 2009 Pazartesi

Yazmak



"Yazmak işin kolayı,marifet yaşamaktır.


Yazdığın her heceyi ruhunda taşımaktır... "

*
*
*

4 Aralık 2009 Cuma

Beden Evine Sürülen Renkli Boyalar, Ruhumuzu Karalar!

Bir harf hatası.."Yaptıklarım" yazarken, farkında değilim; "y" harfi yerine "t" yazınca "taptıklarım" yazmışım. Rastlantıya inanmıyorum. Ne manaya geldiğini düşündüm.. Tam da fanatik bir biçimde dinlediğim, şarkının sözlerini yazarken yaptım harf yanlışını.. Haşa! Tapmıyoruz Allah'tan gayrısına! Lakin bir kalpte ne kadar çok yabancı var.. Dinlediğim müziğin benim gözümde ki büyüklüğünü anlamaları için, benim tarafımdan bakmaları gerek.. Tabirde hata olmasın, çok şeyi kutsileştiriyoruz içimizde farkında olmadan. İnsanlar hep mi böyleydi; tarafgirlik damarı bizim alternatifimizi hızla yükseltiyor gözümüzde.

Sevdiğimiz insan, bir sanatçı, makam, mal, nam, para vs.. bazen birden, bazen zamanla odak noktamız oluyor.. Allah muhafaza, kıblemiz! Günde beş vakit secdedeyiz, Rabbimiz bir. Lakin secdeler çoğaldı fark etmiyoruz. Fark etmiyoruz çünkü alnımız içeriden değiyor secdeye.. Sinsice.. Öyleyse içeriden başlamalı tasfiyeye, yük olan ne varsa ruh kuşunun kanatlarına oturmuş, silkelemeli yere. Ötelerden ruha dokunuş olmuyorsa, bu yollarımızı tıkayan masivadan olmalı.. Beden evine renkli boyalar sürmekle, ruha giden yolu uzatıyor olmayalım sakın!

"x" markadan başka ayakkabı giymem; "A" şarkıcı benim idolüm; koltuğuma kimseyi oturtmam, aman kıyafetim pot durmasın; ben mükemmelliyetçiyim; bu akşam Yaprak Dökümü var kesinlikle kaçmasın; çıldırın, çıldırın cimbom için çıldırın.... İstekler, vazgeçilmezler, şikayetler.... Giysiler, takılar, araba, ev, dükkan, banka hesapları.. Gözler bir fal taşı gibi açılır, bir hırsa kısılır. Eskiden "Derin ol, sığ görün" sözünü çok severdim. Şimdi de seviyorum.. Sonra bakıyorum, sahiden hepimiz derinlerdeyiz.. Biz herşeyi biliyoruz, söze gelince mangalda kül kalmayınca, tekrar mangala kül buluyoruz.. Çünkü daha anlatacak çok şey var, ol/a/madığımız halimize dair.. Deriniz fakat çamurda, sığ olduğumuz mana.. Tam tersinde görüyoruz kendimizi; hakikatte sığ olup, derin göründüğümüzü bilmiyoruz. Çok yediğimizde nasıl midemiz yanıyor, hararet basıyor. Şu kalpceğizimiz ne yapsın bu kadar malayani dolu içinde.. Yandım dersen rahmet yağmurları da vardır elbet. Ayrıca temizlik bazen suyla olmazmış, öyleyse yakmalı içimizdekileri.. Ateşe kendin vereceksin kendini, eşkıyalar sarmadan gönül evini! Ya yanacaksın, ya yanıp yakılacaksın! Ama nereye ulaşacaksın, O'nun rahmeti olmasa?!
Son Söz: Rüzgar tohumları taşır; ilahi rüzgarların getirdiği tohumlar düşsün toprağımıza.. Kurak toprakta yetişmez şecere! Bilmeyiz, rüzgar esmede.. Düşen tohumları çürütüp, kahrolmayalım! "Gözyaşı Hak rahmetinin insan gözünden damla damla akmasıdır." Işığımız iman, gözyaşıyla sulayalım..
Şafak GÖKDAĞ

28 Kasım 2009 Cumartesi

Aynayı Görebilen Var mı?



Kendini görebilen var mı?

Kimseyi değil!..
Kendini?!.

.

Beni ıssız bir adada bir başıma bıraksalar şimdi,

Sadece ayna istiyorum yanıma..

Düşüncelerim(in ıssızlığı) elime ayağıma dolaşıyor buralarda.

Oysa ben yola çıktım, heybem boş mu dolu mu bilmeden?

Azık koymuş muydu ki annem?

Ben yola çıkıyorum, elimde ne var bihaber,sarmış türlü düşünceler..

Kalabalıkmış yollar meğer..

Öyle kalabalık bir masiva var ki, görüş mesafesi sıfır..

Biliyorum!

Kendim oradayım,tam karşı/m/da..

Göremiyorum!..

Aah kalbim, gözlerimmişsin meğer sen!

Hem kalabalık, hem karanlık..

Aynada kendini görebilen var mı?
Peki ya aynayı?!.


Şafak GÖKDAĞ

21 Kasım 2009 Cumartesi

Sarı Ölümler Üzerine Serpildi Gri Ayrılıklar


Sarı ölümler üzerine, serpildi gri ayrılıklar..

Ümit gemisindeydi seferin..

"Göğe dayalı bir merdiven"

Ya da çöle düşmüş kafile..

~ ♣ ~

Kalabalık yalnızlıklar içinde..

Varsa, yağmurlarla yarışmalı illa!

Kim daha çok dökecek katreleri?

Sen, yine de söyle nağmeni,

~ ♣ ~

Yaprakları dağılmış gül misali,

Hepimizin bir yanı.

Yüzlerde tebessüm, çağa inat.

Gizlenir hüzün, ki değerlidir.

~ ♣ ~

Kim daha hızlı?

Bir yaprak mı, yoksa sen mi?..


~Şafak GÖKDAĞ~

14 Kasım 2009 Cumartesi

Dokunmasın Kirli Aydınlıklar Karanlığına



Karanlığın içinde narı nur bilip avunanlar mı zavallı;

karanlıkta nuru arayanlar mı gayretkeş?!

Bilmek mi acı veriyor, yoksa bilmeden yürümek mi?


•••


Kapansın ışıklar!

Sahte değiller mi zaten?..

Kalmalıyım karanlıkta, vurmasınlar yüzüme sahteliği/mi..

Kapansın ki en koyu halinle göreyim seni ey gece!..

Dokunmasın kirli aydınlıklar karanlığına..

En bakir siyahlığınla doğ gönlüme!

Öyle doğ ki sana zıtlığımla göreyim pür-kusur halimi..

Ey aşıkların gündüzü!

Neden yanlış anlattılar seni bana, neden korkuttular senden daha küçük bir kızken?

Neden yalancı bir ışıkla söndürdük seni her gelişinde?

Ay ışığından korktuk biz..

Çekiverdik perdeleri, sahte ışıklar şeffaflaştırmasın kirli yüzlerimizi diye..

Ya da karanlığın korkuttu senden daha kara ruhlarımızı?..

Anlatmandan korktuk herşeyi, ya bilirsek olanları?

Süslüyoruz bak sahte ışıkları..

Lüks avizeler icat ettiler!

Seni söndürmeye çalışıyorlar ey gece!


•••


Işığını yakmanı bekliyorum ey gece..
Senden sonra doğmayı bekliyorum..
Şimdi öyle bir doğ ki;
"Şafaklar gecenin en koyu anında sökün etsin."
Şafak GÖKDAĞ

Terkedilmiş Evlere Terkediliyor Cesedim



Kalbim sıkışıyor anne!..

Kuyulara atılıyorum her gün.

Bazen çöplüklere!..

Terkedilmiş evlere terkediliyor bazense cesedim..

Asrın kapanında avladılar beni anne...

Ateşte yanıyorum hergün, "alevleri göklere yükselmiş"

Kimse ateşe koşmuyor mu artık bizi kurtarmaya?

Neden ölüyor çocuklar bu ateşte..

Avucumuzda ki renkli hapları şeker mi sandık biz,kapatınca gözlerimizi geçecek miydi herşey..

Bu oyunda pahalı silahlarım yoktu benim anne, kıydılar masum yüzüme..

Savunmasız bir miniğe şimdi nerede kıyıyor bir acımasız?

Kimse düşünmüyor mu bizi anne?!

Açılımını yapsınlar hadi bu yangının..

Yanıyorum anne..

YANIYORUM!..


"Özgür" esirler kıydılar canıma!..

Çağdaşlık buymuş demek?

Ayakları prangalı, gözleri kör, kulakları sağır olup liğme liğme ettiler beni..

Kalpleri ne halde onların anne, kalpleri nerede?

Bana kıyanlar mı zalim, onları zalim edenler mi?

Dualarında saklanayım anne, kimse bulamasın beni orada!..

Dua et anne, dua et..

Verme beni onlara..

Her gün öldürüyorlar beni anne..

Her gün!..


Şafak GÖKDAG


Yükleyen divane_m.