4 Aralık 2009 Cuma

Beden Evine Sürülen Renkli Boyalar, Ruhumuzu Karalar!

Bir harf hatası.."Yaptıklarım" yazarken, farkında değilim; "y" harfi yerine "t" yazınca "taptıklarım" yazmışım. Rastlantıya inanmıyorum. Ne manaya geldiğini düşündüm.. Tam da fanatik bir biçimde dinlediğim, şarkının sözlerini yazarken yaptım harf yanlışını.. Haşa! Tapmıyoruz Allah'tan gayrısına! Lakin bir kalpte ne kadar çok yabancı var.. Dinlediğim müziğin benim gözümde ki büyüklüğünü anlamaları için, benim tarafımdan bakmaları gerek.. Tabirde hata olmasın, çok şeyi kutsileştiriyoruz içimizde farkında olmadan. İnsanlar hep mi böyleydi; tarafgirlik damarı bizim alternatifimizi hızla yükseltiyor gözümüzde.

Sevdiğimiz insan, bir sanatçı, makam, mal, nam, para vs.. bazen birden, bazen zamanla odak noktamız oluyor.. Allah muhafaza, kıblemiz! Günde beş vakit secdedeyiz, Rabbimiz bir. Lakin secdeler çoğaldı fark etmiyoruz. Fark etmiyoruz çünkü alnımız içeriden değiyor secdeye.. Sinsice.. Öyleyse içeriden başlamalı tasfiyeye, yük olan ne varsa ruh kuşunun kanatlarına oturmuş, silkelemeli yere. Ötelerden ruha dokunuş olmuyorsa, bu yollarımızı tıkayan masivadan olmalı.. Beden evine renkli boyalar sürmekle, ruha giden yolu uzatıyor olmayalım sakın!

"x" markadan başka ayakkabı giymem; "A" şarkıcı benim idolüm; koltuğuma kimseyi oturtmam, aman kıyafetim pot durmasın; ben mükemmelliyetçiyim; bu akşam Yaprak Dökümü var kesinlikle kaçmasın; çıldırın, çıldırın cimbom için çıldırın.... İstekler, vazgeçilmezler, şikayetler.... Giysiler, takılar, araba, ev, dükkan, banka hesapları.. Gözler bir fal taşı gibi açılır, bir hırsa kısılır. Eskiden "Derin ol, sığ görün" sözünü çok severdim. Şimdi de seviyorum.. Sonra bakıyorum, sahiden hepimiz derinlerdeyiz.. Biz herşeyi biliyoruz, söze gelince mangalda kül kalmayınca, tekrar mangala kül buluyoruz.. Çünkü daha anlatacak çok şey var, ol/a/madığımız halimize dair.. Deriniz fakat çamurda, sığ olduğumuz mana.. Tam tersinde görüyoruz kendimizi; hakikatte sığ olup, derin göründüğümüzü bilmiyoruz. Çok yediğimizde nasıl midemiz yanıyor, hararet basıyor. Şu kalpceğizimiz ne yapsın bu kadar malayani dolu içinde.. Yandım dersen rahmet yağmurları da vardır elbet. Ayrıca temizlik bazen suyla olmazmış, öyleyse yakmalı içimizdekileri.. Ateşe kendin vereceksin kendini, eşkıyalar sarmadan gönül evini! Ya yanacaksın, ya yanıp yakılacaksın! Ama nereye ulaşacaksın, O'nun rahmeti olmasa?!
Son Söz: Rüzgar tohumları taşır; ilahi rüzgarların getirdiği tohumlar düşsün toprağımıza.. Kurak toprakta yetişmez şecere! Bilmeyiz, rüzgar esmede.. Düşen tohumları çürütüp, kahrolmayalım! "Gözyaşı Hak rahmetinin insan gözünden damla damla akmasıdır." Işığımız iman, gözyaşıyla sulayalım..
Şafak GÖKDAĞ

12 yorum:

  1. Ben bu yazıyı çok seviyorum blogcu.com da da bi hızda okumuştum çok etkileyici bir yazı sağolun daim olun kaleminize gönlünüze saygılar efendim :) muhabbetle canım kardeşimm

    YanıtlaSil
  2. Zuladaki yazıları alıyorum edibe kardeşim :) şimdilik hasılat olmuyo..Allah razı olsun,muhabbetle..

    YanıtlaSil
  3. Yüreğinize sağlık güzel bi yazı olmuş.. Kalplerimizin sadece tek olan Allah için atması duasıyla..

    YanıtlaSil
  4. nicedir sanatı bu kadar kaliteli sunan bir sayfa ziyaret etmemiştim.. Etkilendim yazdıklarınızdan ve bir merhaba demek istedim..

    YanıtlaSil
  5. Efendim, Merhabalar, öyle güzel ve öyle ince bir konuya değinmişin ki, tam benim derdim olan bir konu bu değerli Şafak. Bütün kalbimle, bütün benliğimle, sonsuzluğun sahibine yönelmek istiyorum, ne kadar çırpınıyorsam, ne kadar gayret ediyorsam da olmuyor. Niye yalan söyleyim, niye sizi kandırıyım. Namaza her duruşumda, O'ndan başka bir şey düşünmeyim diyorum, yine olmuyor, sadece bir iyi tarafımız varsa, kimseye bir kötülüğümüz dokunmuyor, iyilik yapıyoruz, yalan söylemiyoruz, ama malesef gıybet ediyoruz. Kur'an-ı Kerim'de herhalde Bakara suresi olacaktı, tamam buldum: Bakara 7. ayet mealen:"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir." Nisa Suresi142-143: "Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar..." Durumumuz biraz bu ayetlere uyuyor gibi geliyor bana. Bu konuda biraz daha yorum yapacağım. Şimdilik bu kadar. Allah'a emanet ol. Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel yazmışsınız.
    Cuma namazında genelde çabuk kaçmak için arka saflarda yer tutuyor çoğu kimse,
    bir konserde ise en önde olmak için kendini parçalıyor..diyorum ve susuyorum.

    YanıtlaSil
  7. Vealeykümesselam.. Bende ziyaretinize teşekkür ederim. Saygıyla..

    YanıtlaSil
  8. Seni newbahar'ın sayfasında gördüm canım. Bloğun güzelmiş. Ben de blogcu'dan yeni gelenlerden oluyorum. :))
    Yazınla ilgili şunu söylemek istiyorum: Dünya malına fazlaca kaptırmaya başladı insanoğlu kendini. Bütün yatırımlar hep bu dünya için yapılıyor. Öteki dünya unutuluyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşanıyor ama yarın ölecekmiş gibi imanlı yaşama kısmı "yok" demeyelim hadi ama biraz "zayıf"! Maalesef son zamanlarda gözüme çarpan durum bu.

    YanıtlaSil
  9. ''Derin ol, sığ görün" bu söz hoşuma gitti blog kardeşim :)ayrıca yazın da hoşuma gitti ama ne yaparsın insanların doğuşundan geitrdiği bir şey bu. istek- arzular, haz- doyumlar bunları bir türlü dizginleyemiyoruz.
    ''Bilsek nefis ve malınızı Cenâb-ı Hakka satmak ve Ona abd olmak ve asker olmak ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe'' istermiydik kendimiz için bir kibrit çöp :) risaleden alıntıdır :)

    YanıtlaSil
  10. Esselam, Nefis mücadelesinde bir türlü istediğim noktaya erişemiyorum. Yani beynimden şikayetçiyim. Şeytan, öyle akıl almaz, öyle akla hayale gelmedik fikir ve düşünceler dolaştırıyor ki beynimde ama sadece beynimde kalıyor onlar, asla beynimden yüreğime inemiyorlar. Ama ben beynimde de böyle şeyler olmasın istiyorum, ama malesef engelliyemiyorum. Ben, huşu içinde, tam manasıyla, beynimde de sadece Allah'ı zikreden bir namaz kılamadım. Ne kadar beynimi zorladıysam yine olmadı. Bu konuda insanlar üzerinde bir araştırma bile yapmak istiyorum, sorum da aynen şöyle olacak; "Namaz kılarken, bedeninizle birlikte beyniniz de Allah'ı zikrediyor mu?" Bu soruya kaç kişi samimi ve dürüst bir cevap verir gerçekten merak ediyorum. Ben bu durumu şöyle yorumlamak istiyorum. İman konusunda zayıfız. Yüreğimizin yarısı iman ediyor inanıyor, diğer yarısı da tereddüt ediyor. Bu tereddütler; haşa Allah'ın varlığı ile yokluğu arasında gidip geliyor, yoksa putperestlik ya da haşa Allah birden fazla ikidir falan gibi bir şey değil. Çünkü, gerçekten samimi bir şekilde tam bir iman ve bağlılık olsa, ne yeriz, ne içeriz, gece gündüz 24 saat Allah'a yalvarır bizi affetmesini isteriz. Her müslüman din kardeşimizin kendini böyle bir yoklamasında fayda var. Emin olun hep birbirimizi kandırıyoruz. Rahmetlik annem de devamlı namazını kılan bir kadındı ama, o da hep tereddüt ederdi.
    Selam ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  11. Aleykümselam Recep Abi,inşaallah tekrar dönmek isterim,şimdilik size buradan not yazayım..Görüşmek üzere..

    YanıtlaSil
  12. kalemınız dert görmesın
    sevgıler selamlar

    YanıtlaSil