14 Aralık 2010 Salı

Bir Yaz Günü



Bir yaz günüydü.
Her sabah olduğu gibi, o sabah da gazetesini almak için evden ayrıldı ve markete doğru yürüdü.
Yine her şey aynıydı, yol aynı yol, market aynı market.
Kasiyer bile her gün aynı olan bir somurtkanlıkla oturuyordu yerinde.
Bu kızın gülümsediğini hiç görmemişti zaten.
Belki fıtratı öyleydi.
Belki de bir derdi vardı.
Dikkatle baktı kıza.
Yorgun görünüyordu.
Aslında yüzümüze değil kalbimize bir tebessüm gerekti.
Arsız kahkahaların kalplerdeki hüzünlü tebessümü öldürdüğü bir zamandı bu.
Riya, kalplerin arasına nifak düşürmüşken bu kızcağız somurtmuşsa ne çıkardı.
Sahteydi ya çoğu gülmeler ve gerçek değil miydi o gülmelerden gelen ölmeler.
Bunları düşünürken kasiyerin “paranızın üstü beyefendi” sesiyle irkildi birden.
Marketten çıktı.
Eve döndüğünde kendine güzel bir kahvaltı hazırlamayı geçirdi içinden.

Şafak Gökdağ

2 yorum:

  1. Merhaba Şafak,
    Nasılsın? İnşallah herşey yolunda ve iyi gidiyordur. Ben de diyorum ya, şu kış gününde bu yaz gününün işi ne diye! Baktım "Türabi" ve bizim Şafak'tır bu bloğu ekleyen.

    Kışın bu soğunda özlenen şey belki de bir yaz günüydü ve güzel yaz gününe sığdırılan hüzünlü bir anlatıydı.

    Kalemine ve yüreğine sağlıklar ve mutluluklar dilerim. Allah'a emanet ol ve sağlıcakla kal.

    YanıtlaSil
  2. Kardeşim :)

    Çok özlüyorum seni, hoşgeldin,

    Çok güzel ve çok doğruydu... Hep yalan/sahte tebessümlerden gelmiyormu başımıza gelenler?..

    Devamı gelsin, Öperim, Muhabbetle..

    YanıtlaSil