
Bakma gülüşlerime,
İçimde ağlayan sözlerimi görme diye.
Çekil gözlerimden ki alacaklı olma defterimden.
Ben zaten gedayım…
Ya sen kaybedersen
Nasıl öderim sana seni…
Bakma(m)! Kıyamam
“Gözler O’nu görmez O gözleri görür.”
Bulanık sulara meyletme sakın Yağmur Damlası
Kimse bilmez kimsenin içini..
Kalplerde gizli olanı ancak O bilir
Aşk, gül yüzlü bir cellâda teslim olmak en çok
Yok!
Ölmeye cesaretim yok…
Ya Sen, ya Ben, ya O
O’dur ki yemyeşil ağaçtan ateş çıkaran
Çerağım olma şimdi.
Dikkat et.
Ben yanarsam ölürüm.
...
Vur asanı taşa yeşersin içim.
Yıldızı, ayı ve güneşi göster bana
Batıp gidenleri öğret
Kurban ol(ayım) haydi,
Teslimiyet nasıl ki
Bıçak boynundayken bile
Tatlı böylesine
Ağla da görsünler, bilsinler, sorsunlar
Vuslata değişecek nemiz var?
Gözler. Görecek kalmayınca senden başka
Kapanır mı, kanlı bir hicranla
Kuyulara indin mi Eyl!
Gelirken su getir yangınlara…
Balığın karnından daha çok karanlığım
Ben, yemin edilen “asır” dayım
Ve ben, muhakkak hüsrandayım…
Gemileri yakma
Gemiler yap da al beni
Savurup duran bu selin elinden
Meryem olup susuyorum şimdi
Müjdele müjdeni
Havarilerin ihaneti bulur şimdi izini
Doğ hadi, Sen doğ “ben” öleyim
Doğ da, putları devrilsin kalbimin
Ateşler sönsün, göller kurusun…
İçi boş saraylar yıkılsın…
Alsan beni, recmederler mi aşağı geri…
Bırakma elimi…
Sahi, tutar mısın ki?
Şafak GÖKDAĞ