Karabasana benzeyen düşüncelerinin elinde,
Kurtulamıyor.
Nefes alıyor; alıyor fakat her nefeste boğuluyor.
Bugün kalbi nefessiz...
" Hu! "
Diyor, derinden bir.
Düşünceleri; etsiz, kemiğe soyunmuş ellerle boğazlıyor kalbini.
Gök gürültüsü var dışarıda;
seyyar satıcının sesi geliyor:
" Ne alırsan bi liraaa.. "
Sesler birbirine karışıyor.
Az sonra yağmur başlayacak..
Bir ışık belirip sonra hemen kayboluyor..
" Beni de yıkasaydı yağmur! "
Sanki habis, fesat bir ceset,
ruhu var diye kırmak istiyor onun kanatlarını..
Sahi mi? Var mıydı ruhu?
Beden olalı ruhu uğramazdı...
Beden olalı o da ruhunu aramadı...
Gittikçe kayboluyor, bedeni onu yutuyordu.
İçten mi dıştan mı bilmiyor, eriyordu; be(n)/den olalı...
Karanlık, soğuk, rutubetli...İçine çektiği hava kesif...
Kurtulsaydı mahzeninden o da uçacaktı.
İstemek uçmak mıydı?
-Şafak Türker-
27 Nisan 2 Sıfır Sıfır 10